Bilenler hatırlasın, bilmeyenler de aklının bir köşesine kazısın diye, bu defa sizinle küçük bir hikaye paylaşacağım.
Bir baba… Yoğun geçen bir haftanın yorgunluğundan sonra, pazar gününü dinlenerek geçirmeyi planlıyordu. Sabah kalktığında keyifle eline gazetesini aldı, bir yandan haber manşetlerine göz gezdirirken diğer yandan, nihayet bütün gün evde oturup televizyon seyrederek vakit geçirmeyi planlıyordu. Fakat bu arada hafta içinde 5 yaşındaki biricik oğluna “pazar günü onu parka götürmek” için söz verdiğini unutmuştu.
Birkaç dakika sonra, parlayan gözler ve kıpkırmızı yanaklarla oğlu yanına geldi: “Baba, ne zaman gidiyoruz parka? Hazırlanayım mı?” Eyvaaahhh… Hiç de yerinden kıpırdayası yoktu babanın. Hemen bir bahane bulması gerekiyordu. Bir anda gazetenin promosyon olarak dağıttığı dünya haritası gözüne ilişti. Yüzüne bir gülümseme, içine bir rahatlık geldi ve dünya haritasını yırtarak onlarca küçük parçalara ayırdı ve oğluna dedi ki:
“Tamam ufaklık, bu haritayı eski haline getirebilirsen seni parka götüreceğim.”
Çocuk çokca hüzün ve biraz merakla eline aldı parçaları ve babasının yanından ayrıldı.
Baba ise uyguladığı ustaca planın verdiği rahatlıkla iç geçirdi: “Oh bee! En kral coğrafya profesörü bile bu haritayı akşama kadar düzeltemez! Gene yırttık.”
Aradan 10 dakika geçti. Oğlu babasının yanına koşarak geldi:
“Babacığım haritayı düzelttim. Hadi çıkalım, artık parka gidebiliriz, ben hazırlanıyorum.”
Adam şaşırdı, terledi, susa kaldı. Haritanın yırtık yerlerinden bantlarla yapıştırılarak eksiksiz düzeltildiğini görünce gözlerine inanamadı, hayretler içinde oğluna sordu:
“Bunu nasıl yaptın?”
Çocuk cevap verdi:
“Bana verdiğin haritanın arkasında bir insan resmi vardı. İnsanı düzeltince, dünya da düzeldi!”
***
Evet! İnsanı düzeltince, dünya da düzeldi.
İşte bu kadar!
Kıtaları kasıp kavuran açlığın önüne geçmek…
Giderek yok olan su kaynaklarının azalmasını engellemek…
Sokaklarda tiner çeken evsiz çocukları bu rezillikten kurtarmak…
Tamamen siyasi emellerle, sudan bahaneler öne sürerek ve dengesiz güçler kullanarak vatanlarını, evlerini, camilerini, alışveriş merkezlerini bombalayan, kadın-erkek, genç-yaşlı demeden savunmasız ve masum insanların canlarına kıymaktan kaçınmayan zihniyete dur demek…
Herkesin gözü önünde tüm bunlar yaşanırken, güya prestij, güç, para, mevki sahibi kişi, kurum, kuruluş, birlik ve hükümetlerin, derin menfaatler yüzünden bu insanlık dramına seyirci kalmalarına “seyirci kalmayıp” ortalığa bir çeki düzen vermek…
Yani dünyayı düzeltmek kâğıt üzerinde olduğu kadar kolay aslında…
Asıl iş; İNSAN’ ı düzeltmekte…
***
MANŞET
Zirve yaptık talanda, zulümde ve vahşette
Akıl ermiyor, bir an mantıklı düşününce
Gün gelir görür müyüz bu şu başlığı manşette?
“Şükür DÜNYA düzeldi, İNSAN’ ı düzeltince!”
Bu yazı 2009 yılında yazılmıştır.